Ana içeriğe atla

Veri nedir?

Çok kısa olarak tanımlamak istersek, veri işlenmemiş ham bilgilerdir. Verinin bilgi haline dönüşmesi için sıklıkla kullanılan ambar kelimesi ise daha sonra işleyip kullanmak için saklama anlamına gelmektedir. Bu hali ile 'Veri Ambarı' kelimesinin ingilizce karşılığı Data Warehouse verinin belli yazılım tekniklerine göre organize edilmiş hali için kullanılır. Veri depolama nın ingilizce karşılığı Data Storage ise fiziksel olarak saklama teknikleri için kullanılır.

1980 li yıllara kadar bilgi teknolojileri -BT (Information Tecnologies - IT) nin temel uğraş alanları bilgi depolama yönünde olmuştur. 1990 lı yıllarda depolanan bilgi miktarları o kadar artmıştırki sanal dünyada oluşan veri dağlarının yüksekliği Everest i çoktan aşmıştı. Bu nedenle veriyi saklamaktan daha önemli olan ikinci aşama olan  veriyi bilgiye dönüştürme ye hızla geçildi.. Yani Veri -> Bilgi ( Data -> Information ). Tabii bu daha önce de yapılan bir işti fakat teknik ve çalışan işgücü olarak veri depolama kadar rağbet görmüyordu daha önce. 1990 lı yıllarda ise bu işe şirketler, uzmanlar, devletler büyük yatırımlar yaptılar. Bilgiye dönüştürme sanıldığından büyük yatırım gerektiriyordu. İnsanoğlunun satranç oynayan bilgisayar yapmak ve bunun dünya satranç şampiyonunu yenmesi hayali, Kasparov un 12 Mayıs 1997 de IBM in Süperbilgisayarı Deep Blue ya 3,5 - 2,5 yenilmesi ile sanıldığından çabuk ulaşılınca herşeyin böyle çabuk olacağı sanıldı. On yıl sonra bugün bilgiye dönüştürmenin hala emekleme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu bile eskiden hayal bile edilemeyen bazı işlerin kolayca yapılabilmesine olanak sağladı.

Bu fırsatı bize veren Yapay Zeka (ing. Artificial Intelligence) tekniklerinin yetkinlik kazanmasıdır. Veri dünyasında yapılan herşeyin öncelikle akademik olarak yapay zeka dünyasında olgunlaşmış olması bunun göstergesidir.

Burada duralım ve veri dünyasında dolaşacağımız ve çeşitli bilgileri ve tecrübelerimizi paylaşacağımız yazılarımızın ilkini yazmış olalım. Gelecek yazıda buluşmak üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAS Nedir?

Anthony Barr, James Goodnight, John Sall ve Jane Helwig isimli dört kişi tarafından 1976 yılında Statistical Analysis System i smi ile kurulan fakat yazılım alanında ürettiği ürünlerle bu sınırları aşan SAS (SAS Institute) günümüzde borsaya açık olmayan dünyanın en büyük yazılım şirketlerinin başında geliyor. Hiç kuşkusuz bu dörtlüden en önemlisi, Harvard Business School tarafından* 20 inci yüzyılın en önemli iş liderleri listesinde gösterilen ve aynı zamanda şirketin CEO su olan James "Jim" Goodnight dır. İstatistik alanında doktorası olan Goodnight ayrı bir yazı konusu olmayı hakeden renkli bir kişilik. SAS denince ilk akla gelen öncelikle istatistik ve iş zekası alanlarında marketin önemli oyuncularının başında gelen ve "Bilmenin gücü (Power to know)" nü uzun yıllardır müşterilerinin hizmetine sunan Amerika Kuzey Karolayna merkezli dev bir yazılım şirketi olduğudur. Detaylarda ise genetik, tarım, finans, telekom, uzay, ilaç, kimya, bankacılık gibi birçok farkl...

Veri kalitesi işlemlerinde bulanık mantığın (Fuzzy logic) kullanılması

Bulanık mantık (Fuzzy Logic) üzerine 1995 yılında bitirdiğim yüksek lisans tezinde, bulanık mantık ile çalışan bir uzman sistem yapmıştım. O zamanlar bulanık mantık, bilişim teknolojileri alanında yeni yeni emekleme dönemindeydi. Özellikle veritabanlarında bilgi keşfi çalışmaları için kullanılması yönünde oldukça çok akademik çalışma yapılmaktaydı. Günümüzde Bilgi Teknolojileri (BT) sektöründe bulanık mantık dahil diğer bilgi belirsizliği modellerini, BT profesyonelleri "kullanıyor" dememiz zor. Fakat en zor alanlardan biri olan ve gün geçtikçe önemi artan veri kalitesinin arttırılması konusunda yapılan çalışmalarda, bulanık mantık terimi oldukça sık ismi geçen bir terim haline geldi. Bu nedenle yazımızın konusu bu terimin genel anlamından çok veri kalitesinde kullanımı konusunda olacak. Veri kalitesi çalışmalarında fuzzy logic kelimelerini ilk duyduğumda kelimelerin bulanık küme teorisinde kullanılması geldi. Örneğin; çok gürültülü kelimesinin bulanık kümesinin kurulmas...

Katılımcı bir dünya

Bugün Devveri.com da okuduğum “ data driven kavramı ve II.faz ” yazısı, yazılım ile çözüm üretme anlayışındaki değişimi bir yönü ile ele alıyor. Ben de başka bir yönü ile aynı konuya bakıyorum ve Ayhan Demirci’nin çizdiği resmi biraz daha tamamladığımı düşünüyorum. Ayhan yazıda SAS ile ilgili örnekler verdiği için, ben de benzer şekilde ilerleyeceğim. İş dünyasının problem çözmede kullandığı temel araçlar olan bilgisayarların mimarisi 1990 lı yılların sonlarından itibaren inanılmaz bir değişim geçirdi. Sıradan bilgisayarların bile çok çekirdekli bir mimariye sahip olabilmesi, konvansiyonel programlama ile ulaşılan çözümlerin sonunu getirdi. Sebep basitti, iki çekirdek bir çekirdekten üstündü ve normal programlama dilleri ile üretilen çözümler tek çekirdeği kullanıyordu. Java gibi diller thread ler vasıtası ile paralel programlama  yapmayı sağlayarak diğer çekirdekleri de kullanmaya fırsat tanıyorlardı. Ne var ki çok zor bir programlama şekli olduğu için çok az...